14 Ağustos 2010 Cumartesi

Girdap

O gün aklımda.. Fırat nehrinin üzerinden geçen köprünün tam ortası... Sabah. Babamla köprünün tam ortasında duruyoruz. Suyun delice akışı ama sakinliği; sessizliğinin içindeki girdap izlerini hala hatırlıyorum. Kızıl kahverengi tonlarında bir sabahtı, güneş doğmaktaydı. Ve babam vardı. Hemen yanımdaydı. Ben babamla birlikte köprünün tam ortasındaydım. Su çok hızlı akıyordu. Uzaktan sessizleşen akıntılar, girdaplar oluşturuyordu.

Boğazdaki girdaplara baktığım gece, karşımda oturuyordu. Üzerindeki giysi onu, çok hızlı esen rüzgarlardan bile koruyordu. Köprü ışıl ışıldı. Nehrin girdabını anlattığım ilk geceydi. Nehrin girdabı boğazınkine karıştı, bir oldu girdaplar. Koyu lacivert siyaha döndü. Baktığım yerde kuyu vardı. Kara, kapkara bir kuyu. Kuyunun kapakları açıldı; baktım içine. Taa içine. Fıratın girdabı, boğazı da aldı yanına, kuyudaki girdaba daldı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder